UYKU BOZUKLUKLARI
Uyku zihinsel aktivitenin özel bir formudur, dış uyaranları algılamada azalma ile karakterize ve hızla ortadan kaldırılabilen, aktif ve ritmik bir nöronal süreçtir.
Bireylerarası farklılık göstermekle birlikte erişkinlerde uyku süresi ortalama 7.5 saattir. Uyku süresini belirleyen faktörler arasında ise genetik, yaş, tıbbi ve psikiyatrik bozukluklar bulunmaktadır. Uykunun azalması duygu durum değişiklikleri, bilişsel bozukluk, anormal hormon ritmi gibi çok çeşitli sonuçlara sebep olur.
UYKU-UYANIKLIK DÖNGÜSÜ
Uykunun başlatılması ve sürdürülmesinde kortikal ve subkortikal birçok beyin bölgesi rol almaktadır. İnsanlarda uyku-uyanıklık döngüsü, sirkadiyen süreç ve homeostatik sürecin etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Gün boyunca sirkadiyan ritim etkisi giderek azalırken homeostatik ritim etkisi artar.
Sirkadiyen ritim hormon salgıları, temel vücut ısısı ve uyku-uyanıklık döngüsü gibi birçok fizyolojik işlevi kontrol eden 24 saatlik biyolojik ritimdir. Kısaca organizmanın biyolojik saati de diyebiliriz. Işık tek uyaran uyaran olmasa da bu ritimde önemli rol oynar. Melatonin salınımı da akşamın geç saatlerinde artar ve sirkadiyen ritmin belirleyicilerindendir.
HOMEOSTATİK RİTİM
Kişinin uyanmasından sonra uyanık olarak geçen zaman arttıkça endojen (içsel) olarak vücudun uykuya ihtiyacını belirleyen ritimdir. Genelde sabah uyandıktan 16 saat sonra maksimumdur, uyku boyunca azalır. Uyanık kalınan süre arttıkça vücutta üretilen adenozin , çeşitli hormonlar homeostatik uyku ihtiyacını artırmaktadır.
Adenozin ATP’nin (vücutta üretilen enerji) yapıtaşıdır. Kafein bir adenosin antogonisti olduğu için uyanıklığı artırmaktadır Uyku – uyanıklık geçişini düzenleyen iki ana madde vardır: Uykuyu başlatan GABA, uyanıklığı başlatan histamindir. Allerji tedavisinde kullanılan antihistaminikler, uyanıklığı başlatan histaminin etkisini engellediği için uykuya neden olur. Oreksin ise uyanıklığı stabilize eder. Eksikliğinde narkolepsi gelişimi; kaliteli bir uyku uyanıklık döngüsü sürdürmedeki önemlidir.
UYKUNUN EVRELERİ
Uyku REM (Hızlı göz hareketleri) ve NonREM olmak üzere fizyolojik kriterlere göre ayrılmış 2 temel evreden oluşur. Non-Rem Uykusu. Rem uykusuna geçilmemiş evredir. Nonrem’in 4 evresi vardır. Birinci ve ikinci evrede uyku yüzeysel iken, üçüncü ve dördüncü evre derin uyku ya da yavaş dalga uykusu olarak adlandırılır.
REM Uykusunda göz kasları dışında bütün kaslar felç halindedir ve hızlı göz hareketleri görülür. Yetersiz uykunun ertesi günü konsantrasyon güçlüğü yaşanması, yoğun öğrenme sonrası REM uyku artışının olması, Ayrıca hayvan deneylerinde REM yoksunluğunun öğrenmeyi engellemesi ve bebeklerde uykunun büyük kısmını REM uykusunu oluşturması özellikle REM uykusunun öğrenmede önemli rol oynadığını göstermektedir. Bu bilgi de bize düzenli ders çalışmayıp sınav öncesi sabahlamanın çok da verimli olmayacağını göstermektedir.
YAŞ VE UYKU
Yenidoğan bebekler günde 16 saat civarı uyur. Uykuyu daha fazla REM döneminde geçirmektedirler. REM uykusunun oranı yaşamın ilk yılında hızla azalır ve 10 yaşında erişkin seviyesine ulaşır. Yavaş dalga uykusu en yüksek oranda küçük çocuklarda görülür. Bu nedenle özellikle uykunun başlangıcında uyandırılmaları güç olur ve yatak ıslatma, uykuda yürüme ve gece terörü gibi uyku bozuklukları daha sık görülür. Yaşlılarda toplam uyku süresi 5-6 saate kadar düşer.
UYKU - UYANIKLIK BOZUKLUKLARI DSM 5’te şu şekilde sınıflandırılmıştır:
İnsomnia bozukluğu
Hipersomnia bozukluğu
Narkolepsi
Solunumla ilişkili uyku bozuklukları
Obstruktif Uyku Apne-Hipopne
Santral Uyku Apne
Uyku ile ilişkili hipoventilasyon
Parasomnialar
NREM uyku bozukluğu
Gece kabusu
REM uyku davranış bozukluğu
Huzursuz bacaklar sendromu (En sık görülenler)
Madde/İlaç ile ilişkili uyku bozukluğu
En sık görülen uyku bozuklukları insomnia, solunumla ilişkili uyku bozuklukları ve huzursuz bacaklar sendromudur.
İNSOMNİA
İnsomnia uykunun kalitesi ve süresinin yetersiz olmasıdır. İnsomnia uyku için yeterli fırsat ve koşullara rağmen ortaya çıkıyorsa ve günlük aktiviteleri bozuyorsa hastalık olarak kabul edilir. En yaygın görülen uyku bozukluğu türüdür.
Yeterli uyuyamayan kişilerde ise öğrenme, dikkat ve bellek bozukluğu, sosyal ilişkilerde bozulma, iş veya okul performansında azalma, işte ya da araba kullanırken hata yapma ve kaza riskinin artması, baş ağrısı, motivasyon, enerji kaybı ya da irritabilite, yorgunluk gibi belirtiler görülebilir.
Stres başta olmak üzere depresyon, ileri yaş, kadın cinsiyet, psikiyatrik ve tıbbi hastalıklar, düzensiz uyku, psikostimulanlar gibi ilaçlar insomnia riskini artıran faktörlerdir. İnsomnia ‘aşırı uyarılmışlık’ bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Hastalar bu uyarılmışlık halini ‘Beynimin çalışmasını durduramıyorum’ şeklinde ifade ederler.
İNSOMNİA TEDAVİ
İlaç Dışı Tedaviler : Uyku hijyeni ve davranışsal terapilerdir.
Uyku Hijyeninde Neler Yapılmalıdır ?
Sabahları uyanınca yataktan çıkmak, tekrar uykuya dalmamak.
Her zaman aynı saatte kalkmak.
Gündüzleri uyumamak,
Yatak odasını sadece uyumak için kullanmak.
Düzenli egzersiz yapmak.
Yatak odası ses, ışık, ısı yönünden korunmuş olmalıdır.
Yatarken çok aç ya da tok olmamalıdır.
Kola, kafein ve alkollü içeceklerden ve tütün kullanımından kaçınmalıdır.
Uyumak için çaba gösterilmemelidir.
İlaç Tedavileri
Benzodiazepinler insomnia tedavisinde etkin ilaçlardır fakat uzun dönemde tolerans ve bağımlılık gelişme riski nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır.
Uzun süreli ilaç tedavisi gerekli görülürse sedatif etkisi güçlü olan trazodon , mianserin, amitriptilin , mirtazapin antidepresan ilaçlar tercih edilmelidir. Difenhidramin, hidroksizin gibi antihistaminik ilaçlar yoğun sedatif etkileri nedeniyle hipnotik amaçla kullanılabilirler.
HİPERSOMNİA
Aşırı uyku isteği olarak tanımlanan hipersomnia, ana uyku evresi 7 saat ve fazla sürmesine karşın, aynı gün içinde tekrar eden uyku evreleri oluşumu ya da birden uykuya dalma hâlidir. Gün içinde aşırı uykulu olmanın yarattığı öznel zorlanmaya ek olarak iş performansında düşme, dikkat gerektiren işlerde başarısızlık, kazalara yatkınlık görülür.
Hipersomnia Tanı ve Tedavisi
Hastalığın başlangıcı ve seyri öğrenildikten sonra nörolojik ve ruhsal muayene yapılmalıdır. Son adımda, polisomnografik değerlendirme ile yakınmalara neden olabilecek klinik tablolar arasında bir ayırıcı tanı yapılmalıdır.
Tedavide ilk yapılması gereken uyku hijyeninin sağlanmasıdır. Düzenli uyku ve düzenli beslenme önerilir. Sonrasında hipersomniye sebep olan hastalık varsa ilaç tedavisi düzenlenebilir. Tıbbi bir neden tespit edilemezse modafinil veya metilfenidat tedavide faydalı olabilir.
NARKOLEPSİ
Gün içerisinde uyku atakları, katapleksi (kaslarda ani güç kaybı) ile karakterize bir uyku bozukluğudur. Erkeklerde daha sıktır. Hastalarda uyanıklığı sürdürmede etkili olan oreksin isimli nöropeptidin eksikliği sözkonusudur. Kesin tanısı polisomnografi konur
UYKU APNESİ
Uyku sırasında, solunumun en az 10 saniye süreyle durması, “uyku apnesi” olarak tanımlanmaktadır. Santral (beyinden kaynaklanan) ve obstrüktif (solunum yolunda tıkanma) iki türü vardır.
Obstrüktif tipte uyku sırasında tekrarlayan üst solunum yolu tıkanmasına eşlik eden artmış solunum çabası ve kanda oksijen seviyesinde düşme ve kısa uyarılmışlık ya da uyanıklıklar “Obstrüktif Uyku Apne Sendromu (OSAS) ” olarak adlandırılır. Uykuda nefes durması, boğulma hissi veya öksürük ile uyanma, aşırı horlama şikayetleri vardır.
Kilo verme ve egzersiz yapmak fayda sağlar. Alkol ve sedatif ilaçlar kullanılmamalıdır. CPAP (sürekli pozitif hava basıncı) tedavisi ve ek olarak modafinil tedaviye eklenebilir.
PARASOMNİA
Uykuya geçiş döneminde ya da uykunun seyri sırasında istenmeyen fiziksel davranışların ve otonomik uyarılma belirtilerinin ortaya çıkmasıdır. Büyük çoğunluğu iyi gidişli, kendi içinde sınırlı ve tedavi gerektirmez. Çocuklukta sık görülürken erişkinlik döneminde azalması, bu bozuklukların beyin maturasyonu ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.
NREM uykusundan kaynaklanan parasomnialar : Konfüzyonel uyanıklıklar, Uyurgezerlik, Uyku terörü, Uyku ile ilişkili yeme bozukluğu
REM uykusu ile ilişkili parasomnialar : REM uykusu davranış bozukluğu, Rekürren izole uyku paralizisi, Kabus bozukluğu
UYURGEZERLİK
Uyku sırasında ortaya çıkan anlamsız, amaçsız, karmaşık hareketler, kalkıp yürüme görülebilir. 4-8 yaşları arası sık görülür. İlerleyen yaşla birlikte belirtiler kendiliğinden kaybolma eğilimindedir. Çocukların % 25-30 unda uyurgezerlik epizodları görülürken erişkinde % 3-4’e düşer. Ailesel yatkınlık belirgindir. Erişkinlerde ve nöbetlerin sıkça görüldüğü durumlarda imipramin, benzodiazepinler etkilidir.
UYKU TERÖRÜ
Çığlık atma ve ağlama ile yoğun korku, otonomik (Taşikardi, takipne, terleme gibi ) ve davranışsal değişikliklerin olduğu bozukluk. Özellikle 4-8 yaş arasında çocuklarda çığlık atarak ağlama, sakinleştirilememe, uyandığında hatırlama tarzında ataklar şeklinde görülür. Ataklar sıksa imipramin kullanılabilir.
UYKU FELCİ (KARABASAN)
Uykunun başlangıcında ya da uyanmaya yakın istemli hareketleri yapamama halidir. REM ile ilişkili atoni bitmeden kortikal uyanıklığın gerçekleşmesinden kaynaklanır. Göz ve solunum kasları hariç tüm kaslar felç halindedir.
KABUS BOZUKLUĞU
Genelde REM döneminde ve uykunun ikinci yarısında dış uyaran olmaksızın uyanmaya yol açan, korkutucu rüyalar ile karakterize bozukluktur. Çocuklarda daha sıktır.
Tedavi: Sık olmayan durumlarda tedaviye gerek yoktur. Kronik kabus bozukluğunda psikoterapi, diazepam, imipramin gibi ilaç tedavileri etkilidir.
DİĞER PARASOMNİALAR
Uyku Bruksizmi : Uyku sırasında dişlerin birbirine sürtülmesi ile karakterize stereotipik bir bozukluktur. Tedavi: Şiddetli vakalarda imipramin, dental ısırma plakları, düzeltici ortodontik tedavi yapılabilir.
SİRKADİYEN RİTİM BOZUKLUKLARI
24 saatlik uyku-uyanıklık ritmi içinde uykunun zamanlaması ile ilişkili bozukluklardır.
Gecikmiş Uyku Faz Bozukluğu : Uykunun başlangıcı ve uyanma zamanı genellikle kabul edilen zamana göre iki saatten daha fazla gecikmiştir. Adolesan ve genç erişkinlerde daha sık görülmektedir.
Değişen Mesai Saatleri Tipi : Mesai saatlerinin sık değişmesiyle birlikte asıl uyku dönemi sırasında uykusuz ya da asıl uyanıklık dönemi sırasında uykulu olmadır.
"Jet Lag" Tipi : Birden çok zaman dilimini geçerek seyahat edildiğinde ortaya çıkan, içinde bulunulan zamana göre günün uygunsuz saatlerinde uykulu ya da uyanık olma durumudur.
Sirkadiyan ritim bozuklukları tedavisinde;
Uyku hijyeni, parlak ışık terapisi, gece uykuya dalması için melatonin, hipnotikler; gündüz uyanık kalabilmesi için psikostimülanlar kullanılabilir.
UYKUYLA İLİŞKİLİ HAREKET BOZUKLUKLARI
HUZURSUZ BACAK SENDROMU (RESTLESS LEG SENDROMU)
Uykuya dalmadan önce bacaklarda hissedilen ve hastaların “iğne batması”, “karıncalanma”, “uyuşma hissi” gibi huzursuzluk hissi yaşanır. Hastalar bu hisle başa çıkmak için ekstremitelerini oynatmak, masaj yapmak ya da kalkıp yürümek ihtiyacı hissedir. Kadınlarda ve yaşlılarda daha sıktır. Ailesel geçiş %25-50 oranında görülür. Patofizyolojisinde en önemli etkenin demir metabolizması ve dopaminerjik sistem bozuklukları olduğu düşünülmektedir.
Ankara Papillon Akademi psikiyatri ve psikolojik danışmanlık merkezinden randevu almak için aşağıdaki butonu tıklayabilirsiniz.